BELÇİKA - BELGIQUE BELÇİKA - BELGIQUE: août 2006

BELÇİKA - BELGIQUE

Yaşama dair

jeudi, août 31, 2006

Derya Alıç ,Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı Laurette Onkelinx´i evinde ağırladı.



Derya Alıç ,Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı Laurette Onkelinx´i evinde ağırladı.



Adalet Bakanı Laurette Onkelinx ziyaretin çok olumlu geçtiğini Derya Alıç ile Schaerbeek
Belediyesinin "sorunları "hakkında görüş alış verişinde bulunduklarını, Schaerbeek Semti´nde sorunlarin daha çok çocuklarin emniyeti,( bilhassa d´Aerschot sokağı ile ilgili)temizlik, parking ve kiralar konusu üzerinde yoğunlaştığını söyledi.


Derya Alıç ,Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı Laurette Onkelinx´i evinde ağırladı.

Ziyaretten memnun kaldığını, konuk sever Türk hanımların yaptığı güzel yemeklerden de tattığını sözlerine ekledi.

mercredi, août 30, 2006

EMEKLiLiK:YURTDIŞI BORÇLANMASI ŞİMDİ DAHA KOLAY


EMEKLiLiK:YURTDIŞI BORÇLANMASI ŞİMDİ DAHA KOLAY
"Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" un 3. Maddesi, 06.08.2003 tarih, 25191 sayılı Resmi Gazete´ de yayımlanan 4958 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yeniden düzenlenmiş ve bu düzenleme ile vatandaşlarımıza yurtdışında iken borçlanma hakkı tanınmıştır.

1 - YURTDIŞINDA GEÇEN HİZMETLERİN BORÇLANILMASINA İMKAN SAĞLAYAN 3201 SAYILI KANUNUN AMACI NEDİR?

22.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun ile; vatandaşlarımızın yurtdışında geçen çalışma sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Devamini okumak için :BelExpresse.be

lundi, août 28, 2006

Yalova Ayısı


Yalova Ayısı
Biz ayı denen hayvanı ormanlarda, hayvanat bahçelerinde görerek büyüyen bir nesil değiliz. Yakın zamana kadar burunlarında halka, sokaklarda göbek atarlardı! Hamamdaki kadınların taklidini yapacak kadar da evrim geçirmişlerdi!
Bursa kılıç kalkan ekibi ile karşıladığımız turistler, "Ayıcı Baryamlar"ın ayı şovları ile memleketimize hayran kalırlardı!
Siyasi literatürümüze kadar girmeyi başaran ender mahlukattan biri olan ayı, çok önemli bir hayvandır.

Ayı söz konusu olunca, Yalova´da tanık olduğum bir olay geldi aklıma; ama önce bir arkadaşımdan nakil, hoş bir ayı hikâyesi...

Bir zamanlar siyasi parti de kuran Cem Boyner, avlanmak için Batılı zengin dostlarını Türkiye´ye davet eder... Avlanmak için en uygun mekân da Bolu Dağları´dır. Dönemin Bolu Valisi olan rahmetli Recep Yazıcıoğlu, Cem Boyner ve misafirlerine avlanma izini vermez. Çünkü o mevsimde avlanması düşünülen ayıların yavruları vardır.

Boyner´in aklına -hatırlı dostlarına rezil olmamak için- şeytanca bir çözüm gelir. İstanbul başta olmak üzere, çevre illerin sokaklarında göbek attırılan ne kadar "kocaoğlan" varsa satın aldırır. Toplanan ayılar, burunlarındaki halkalar çıkarılıp Ege Bölgesi´nde bulunan Kaz Dağları´na (İda Dağları) salınır... (O mevsimde, Kaz Dağları´nda da avlanmaya müsait ayı yoktur çünkü.) Cem Boyner ve dostları, giyinip kuşanıp düşerler Kaz Dağları´na konuşlandırılmış ayıların peşine...

Ayı avında kuralı iyi bilen avcılar, kurşunlayacakları kurbanlarını açığa çıkarmak için ellerindeki tenekelere ritmik bir şekilde vurmaya başlarlar... Sesi duyan ayılar da birer ikişer bulundukları yerlerden çıkarlar. Ama ne çıkış!.. Boyner, ayıların halini görünce rezil olduğunu düşünürken, dostları gördükleri manzaradan gayet memnun; hatta gülmekten yerlere yatmaktadırlar!.. Çünkü yılların alışkanlığı ile ritmik seslere karşı hassas olan ayılar, dansözler gibi kıvıra kıvıra göbek atmakta ve hamamda bayılan kadınları taklit etmektedirler?! Nihayetinde, sanat erbabı ayılara tek kurşun bile atılmadan avdan dönülür. Gördükleri manzara karşısında Boyner´e iltifatlar yağdıran misafirlerin en büyük şaşkınlığı ise ayıların nasıl bu kadar iyi eğitildikleridir! Bu olay, dünya avcılık tarihinde ilk ve tek "kansız ayı avı" olarak yerini almalıdır!.. Elin keferesinin bile vurmaya kıyamadığı ayıların adını, biz insanlar nedense bir hakaret olarak kullanırız!

Tanık olduğum ayı hikâyesine gelince...

Yalova İskelesi´nde Pendik feribotundan inen adam, meydandaki çiçekçiden üç adet gül aldı. Gülün kırmızı yapraklarını yoldu ve avucunda topladı. Yeşil yapraklarını ve dikenli sapını çiçekçiye geri verdi; beklediği arkadaşını görünce de elindeki kırmızı gül yapraklarını arkadaşının başına serpti.

Böyle bir buluşmayı feribot bekleyenlerle birlikte, tebessümle izliyorduk. Fakat çiçekçi olacak "ayı", arkadaşının başına gül yaprağı serpen adama hışımla yaklaşarak sert bir şekilde, "Ulan buraları az önce süpürdüm!.. Yerleri kirletmeye utanmıyor musun!" diye çıkışmasın mı?

Gül döken adam, sakince: "Gül yaprağının yerleri kirlettiği nerede görülmüş, üstelik siz bir çiçekçisiniz. Keşke herkes yerleri böyle kirletse." dedi...

Kaz Dağları´nda göbek atan ayılar kadar bile eğitilmemiş olduğu anlaşılan "Yalova Ayısı", eline aldığı süpürgeyi adama uzatarak gül yapraklarını süpürmesini emretti?! Beş-on dakika kadar süren tartışma, araya girenlerce yatıştırıldıysa da Yalova ayısı iskeleden uzaklaşan adamın arkasından homurdanmayı sürdürdü.

Aynı günün akşamı, aynı adam yine gül almak için çiçekçiye girdiğinde, bu kez karşısında genç bir kız vardı. Gül yapraklarıyla Yalova´yı kirleten (!) adam, çiçekçi kıza sabah yaşadığı olayı anlatmaya başlamıştı ki Yalova ayısı arkasında belirdi ve "Ulan, sana çiçek-miçek yok!.. Çık çabuk dükkândan dışarı, defol!" dedi...

Feribot bekleyen onlarca insan, Yalova ayısı´nın haykırışını duymuş, o yöne doğru bakıyordu. Üstü-başı temiz, konuşması düzgün romantik adam, etrafına toplanan gönüllü seyircilere, "Sabahleyin burada arkadaşımın başına gül döktüm..." diye başladığı konuşmasında, yaşanan olayı kısaca anlattı ve ağzında biriktirdiği tükürüğü (!) Yalova ayısı´nın tam önündeki kaldırıma yapıştırıverdi! Yalova ayısı, hiç de hoş olmayan bu harekete karşı bir kelime bile etmedi/edemedi... Adamın son sözü de "Çiçek serperek geldim, tükürerek gidiyorum!" oldu.

Olayı dikkatlice izleyen/dinleyen genç bir hanım, "Kızınca tüküren hayvanın adı neydi?" diye sordu yanındakine... "Lama" cevabını alınca da devam etti konuşmasına: "Bunların biri ayı, öteki de lama!"

Merhum Neyzen Tevfik, izlediği bir tiyatronun konusunu beğenmediğini söyler. "Sen tiyatrodan ne anlarsın; tiyatro eleştirmeni misin?" diyenlere üstadın verdiği cevap pek meşhurdur: "Hiç yumurtlamadım ama ´cılk yumurta´yı hemen anlarım"!

Ben de zoolog değilim ama nerede olursa olsun "iki ayaklı ayı"ları beş yüz metreden tanırım: "çiçekçi" bile olsa!

Yatsıda sönmeyen sağlık, mutluluk ve basarî dileklerimle...

Yavuz Nufel
Gazeteci/ Şair
Rotterdam/ Hollanda
http://www.ya-nu.com

samedi, août 26, 2006

Dantel bira çikolata, şehirleri mimari yapıları ile Belçika...


BELÇİKA BİLGİLERİ

Ülkenin tam ismi : Belçika Krallığı
Önemli şehirleri : Brüksel, Antwerp, Bruges, Liege
Uçuş süresi : 3 saat ( İyi yolculuklar.)
Para birimi : Euro
Yüzölçümü : 30,510 kilometrekare
Saat farkı : Saatlerinizi 1 saat geri alın
Konuşulan Diller : Almanca, Fransızca ve Flamanca
Başkenti : Brüksel
Sıcaklık : Ülkede okyanusal iklim etkilidir. Bütün mevsimler yağışlı geçer
Nüfus : Yaklaşık 10 274 595
Vize : Schengen vizesi gerekmektedir

ÖNEMLİ TELEFONLAR

Nasıl telefon edilir : 00+90+alan kodu+telefon numarası. (Cep telefonları çalışmaktadır.)
Türk konsolosluğu : Rue Montoyer 1000 Bruxelles Belgıque (32-2) 502- 27- 42 . 513- 68- 12 (32-2) 513- 33- 68 . 512- 44- 01 (32-2) 512- 44- 01
Telefon kodu : 32 (Anvers:3,Bruges: 50, Brüksel:2, Gand:91, Liege:41, Lokaren:91, Ostende:59 )
Ambulans : 101
Polis : 100

NEREYİ GEZSEK?


BAŞKENT: BRÜKSEL

Grand Palace:Başkent Brüksel'in kalbinin attığı yer Grand Palace'dır. Belediye binasını, Bira Müzesini, Belçika Şehir Müzesini ve Belediye Sarayı gibi eserler Büyük Meydan'da toplanmıştır. Yılın belli zamanlarında burada kurulan çiçek pazarlarıyla ünlenmiş bir meydandır. Brüksel'in merkezi buluşma yeri ilan edilen Büyük Meydan'da bir çok şeyi bir arada yapabilme keyfini sürebilirsiniz. Kafelerin de oturup bir kahve içebilir, restoranlarında midye yiyebilir, dört köşe olan Büyük Meydan'ı büyük bir keyifle gezebilirsiniz.

Manneken-pıs: 1619 yılında yapılmış "İşeyen Çocuk" heykelinin yapılışına ait bir çok efsaneler üretilmiştir. Bu heykelin yılın belli zamanlarında kıyafetleri değiştirilmektedir. Ve bu görsel şölende ziyaretçilerin ilgisini çeken unsurlardan bir tanesidir.

Atomıum: 102 metre boyunda bir atom çekirdeğinin mikroskobik görüntüsüdür. Atom çekirdeğinin topaklarına çıkabilir ve burada Brüksel'i seyredebilirsiniz. Ve Atomıum'un bulunduğu yerin, yemyeşil bir park olması da burayı ziyaret etmeniz için güzel nedenlerden bir tanesidir.

Cinquantenaıre Parkı: Brüksel genel anlamda yeşil parkların çok fazla olduğu bir ülkedir. Bu konuda Brüksel'de bulunan en ünlü parklardan bir tanesi Cinquantenaıre Parkı'dır. Parkın içinde; Sanat Tarih Müzesi, Camii, Askeri Müze, ve Otomobil Dünyası bulunmaktadır.

ŞEHİR: BRUGES


Belçika'dan yarım saatte bir kalkan trenlerle 25-30 dakikada ulaşabileceğiniz Bruges'da, küçük dar sokaklar, bu sokaklardan geçen bir çok bisiklet kullanıcısı ve küçük sevimli evlerin önünde dantel ören kadınlar en çok ilgi çeken şeylerin arasında yer alır.

Burges için sakinlik ve romantizm kenti denilebilir. Huzur veren evleri sevimli ara sokakları ile Belçika'nın bir başka yüzünü anlatır gibidir. Faytonlarla gezi yapabilir, midye tava yiyebilir. Belçika'nın ünlü olan biralarının nasıl yapıldığını izleyebilme olanağı sağlayan bira fabrikalarını gezebilir. Burges Nehri'nin etrafında yapabileceğiniz tekne turu ile, şehre farklı bir gözle bakabilirsiniz. "Aşk Gölü" adı verilen gölde kuğuların ve ördeklerin süzülüşlerini izleyebilir, tarihi binalarının güzelliğinde geçmişe keyifli bir yolculuğun ardından, Michelangelo'nun Meryem ve Çocuk anıtını görebilirsiniz.

Burges şehrine kış aylarında binlerce turist akın eder. Bunun nedeni ise "Buz Festivalinin" bu şehirde yapılıyor olmasıdır. Eğer Belçika seyahatiniz, kış aylarına denk gelirse buz festivalinde yapılan, nefes kesici heykelleri izleme fırsatını kaçırmayın.

ŞEHİR: GENT


Brüksel'e 55 kilometre uzaklıkta olan bu kentin diğer Belçika kentleri gibi gezilecek bir çok yeri vardır. Katedraller, kiliseler, büyük bir keyif alacağınız kanal turu gezileri ve buna benzer bir çok özelliği sayesinde bambaşka duygular kaplar insanın içini... Gezerken etrafınızda bulunan rengarenk açmış çiçekler sizi şaşırtmasın! Bu kent özellikle begonya çiçekleri ile meşhurdur. Her yerin rengarenk olması kente ayrı bir özellik katmaktadır.

Ghent'i simgeleyen bir çok yapı vardır.
Kontun Kalesi: Bir zamanlar hukukçu kontlara ev sahipliği yapan bu yer, birçok değişik amaçlar için kullanılmıştır. Fakat şu anda, hapishane dönemlerinden kalma işkence aletlerinin sergilendiği bir müze haline getirilmiştir.

Belfry Kulesi: 1300'lü yıllarda yapılmış olan bu kule, aynı zamanda saat kulesi olarak da kullanılmaktadır.


St. Nicholas Kilisesi: 12. yüzyıldan kalmış olan bu eser restore edilerek şu andaki büyüleyici görüntüsüne dönüştürülmüştür.



ŞEHİR: LEUVEN

Belçika'dan terenle 20 dakikada ulaşabileceğiniz bu şehrin tipik Belçika mimarisinin izlerini taşımasının dışında, yıllardır Avrupa'nın en önemli üniversite şehirlerinden biri olması ile meşhurlaşmıştır. Bir yanda tarihi güzellikleri, bir yanda minik sevimli evleri ve bir yanda üniversite şehri olmasının getirdiği kıpırtı, canlılık tüm şehrin içine işlemiş gibidir sanki...

Ghent ve Leuven, Avrupa ülkeleri arasında en iyi üniversite şehri olma yolundaki ilerlemeleri sayesinde gelişmeye ve değişmeye başlamıştır. Birçok kültürel yapı, kütüphaneler ve tabii ki de öğrenci şehri olması nedeniyle bu şehirlerde bulunan birçok restoranda gayet uygun fiyatlara leziz yemekler yiyebilme imkanı sizlere sunuyor.

NE YESEK?

Belçika mutfağının, Fransız mutfağına benzetilmesinin en büyük nedeni şarap ve peynire düşkünlüklerinden olsa gerek... Ancak Belçika mutfağı sadece şarap ve peynirden oluşmamaktadır. Masalarından eksik etmedikleri yiyecekleri, patatestir. Belçikalılar, kıtlık dönemi geçirdiği günlerde patatese çok fazla ağırlık vermeye başlamıştır. Patatesten envai çeşit değişik yemek üretmiş ve günümüzde de lüks restoranların mönülerinin baş sayfalarında patates ve patates yemekleri yer almaktadır.

Belçika çikolataları bütün dünyada ün yapmış ve büyük bir marka haline gelmiştir. Belki daha önce bu çikolatayı denediniz. Fakat anavatanında tadına bakmak ayrı bir keyiftir. Belçika çikolataların sunulduğu dükkanların, vitrinlerinin lezzetli dekorasyonu sizi istemeseniz de içine çekmeye başaracaktır.

Waffle bilindiği üzere ülkemizde de son yıllarda tadı ve göz doyurucu görüntüsü ile bir çok insanın en sevdiği yiyecekler arasında yer almaktadır. Waffle; krep tarzında bir hamurun içine envai çeşitte çikolata meyve kuruyemiş gibi yiyecekler katılarak yapılan bol kalorili bir tatlıdır. Waffle'ın ne kadar tadını biliyor olsanız da, Belçika çikolatası ile denerseniz hiç pişman olmazsınız.

NE ALSAK?


Belçika'da en ünlü olan şey danteldir. Çeşitli bölgelerde bulabileceğiniz ve özellikle Antwerp'te ara sokaklarda kadınların el emeği ile ördüğü dantellerden satın alabilirsiniz. Antwerp'te ayrıca bir çok kuyumcuyu da bir arada bulabilirsiniz. Fakat Antwerp'te bulunan kuyumcularda atın ve gümüşten çok ışıl ışıl pırlantalar satın alabilirsiniz.

Belçika'da size gezinizi hatırlatacak birçok obje bulabilirsiniz. Özellikle Belçika'nın ünlü eserlerinin, küçük boyutlarda yapılan heykellerini satın almak çok doğru bir karar olacaktır.

Belçika'dan değişik bir şeyler satın almak istiyorsanız. Çizgi roman dünyasının dik saçlı devi "Ten ten'in" ürünlerinin satıldığı mağazalar hoşunuza gidecektir. Bu mağazalarda; kupalar, afişler, kalemlikler gibi bir çok ürünleri bir arada bulabilirsiniz.

Eğer alışveriş adına aradığınız; lüks mağazalar, markalı ürünler ise, Brüksel'de Borsa Binası'nın çevresinde ve özellikle Sablon caddesinde çok sayıda ünlü mağaza ve butiği bir arada bulabilirsiniz.

EĞLENCE ZAMANI

Bira: Belçika denildiğinde akla gelen ilk içecek biradır. Belçikalıların, bira tutkularının en somut örneği bir "Bira Müzesi" kurmalarından belli olmalıdır. Ülkede 400'den fazla bira çeşidi bulunmaktadır. En belirgin özellik taşıyanları ise; tatlı, sert ve normal alkollü olanlarıdır. Belçika'da her şehirde kendi bölgelerine özgü olan biralar vardır. Siz en iyisi gittiğiniz her yerde, her bölgede en azından birer yudumda olsa değişik biraların tadına bakın. Biradan bahsedip de, Belçika'nın en ünlü markasından bahsetmek olmaz. "Stella Artois" bu ismi Belçika'nın her yerinde görebilmeniz mümkün nede olsa Belçika'nın en büyük markası...

Bu kadar bira tutkusu olan bir ülkede tabii ki de eğlence anlamında bir çok bar ve restoran bulabilirsiniz. Ancak Belçika'dan çok fazla bir gece hayatı çılgınlığı beklemeyin. Sade, natürel ve doğal bir gece hayatı olan Belçika'da daha çok değişik biraların tatlarına bakmaya çalışın. Bu sizi yeteri kadar eğlendirmeye yetecektir zaten.

BELÇİKA DA ULAŞIM

Belçika'da şehirleri ve kasabaları gezmek için merkez olarak Brüksel'i seçerseniz, ulaşmak istediğiniz bir çok yere tren yolculuğu ile hem kısa zamanda hem de çok uygun fiyatlarla yolculuk yapabilirsiniz. Ortalama 40-45 dakikada Belçika'da bulunan birçok güzel yere ulaşım sağlayabilirsiniz.

Başkent Brüksel'de şehir içi ulaşım için ise, genel olarak söylenmesi gereken şey; gelişmiş bir tren ağı ve metro sistemi olduğudur. Belçika'da ulaşım için söylenebilecek diğer bir şey ise, başkent dahil olmak üzere bir çok kentinde bisiklet kullanımının çok fazla yaygın olduğu doğrultusundadır.

Gör: Brüksel'de ki Grand Palace gör.
Gez: Günübirlik bile olsa küçük bölgelerini gez.
Eğlen: Mını Europe' da bulunan minyatür eserlerini izlerken eğlen.
Satın al: Dantel ve çikolata satın al.
Dikkat et: Biraların tadına çok fazla kaptırıp sarhoş olmamaya dikkat et.
Tadına Bak: Birçok değişik çeşidi olan biralarının ve çikolataların tadına bak.
Hayran kal: Tekne ile nehir turunda görünen şehre hayran kal.

kAYNAK:http://www.milta.com/UlkeDetail.aspx?id=15

vendredi, août 25, 2006


mercredi, août 23, 2006

Sizce Brüksel´in ve Dünyan´ın en yüksek gökdelenleri hangileri?


Sizce Brüksel´in ve Dünyan´ın en yüksek gökdelenleri hangileri?

İşte sorunuzun cevabı bu sitede : http://www.skyscraperpage.com

lundi, août 21, 2006

"Büyük firar´´ tartışılıyor


"Büyük firar´´ tartışılıyor

Termonde hapishanesinden toplu firareden 28 tutuklunun 9´u yakalandı. Savcılık diğerleinin Belçika´dan ayrıldığını düşünüyor. Firarın suç sayılmadığı Belçika´da hapishanelerin içler acısı durumu tekrar tartışmaya açıldı. Sendikalar bazı mahkumların yerlerde yatırıldığını, bazı hücrelerde tuvalet yerine kova kullanıldığını hatırlatıyor.
Belçika´nın Termonde hapishanesinden geçen haftasonu toplu olarak firar eden 28 tutuklunun 9´unun yakalandığını bildiren Federal Savcılık, diğerlerinin ´´muhtemelen Belçika´dan çıkarak ülkelerine gitmeyi başardıklarını´´ açıkladı.
Çeşitli hırsızlık suçlarıyla 8 ve 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış olan iki Yugoslav mahkum, geçen cuma gecesi hücrelerini içerden açarak ve ´´kırık bir ayna parçasını silah olarak kullanarak´´ gardiyanları rehin almış, ele geçirdikleri anahtarlarla 26 tutuklunun da hücresini açtıktan sonra toplu firarı gerçekleştirmişti. Firarilerin hapishane duvarını aşmak için çarşafları birbirine ekledikleri belirtildi.
Firarilerin kimliklerini açıklayan Savcılık, bu kişilerin tamamının Doğu Avrupa kökenli olduğunu bildirdi.
´´Personele moral vermek için´´ hapishaneyi ziyaret eden Adalet Bakanı Laurette Onkelinx, ´´Belçika tarihinin en büyük toplu firar olayı´´ konusunda değerlendirme yapmak için soruşturmanın tamamlanmasını beklediğini söyledi.
Yetkililer, 1830 yılında inşa edilen Termonde hapishanesinin köhne yapısı üzerinde durarak mahkumların hücrelerinin kilitlerini içerden açmayı başarmalarının ve gardiyanları rehin almalalarının şaşırtıcı olmadığını, bu kilitlerin değiştirilmesinin planlandığını, gardiyanların silahsız olduğunu belirtiyor.
Termonde Savcısı Christian de Four, konuya ilişkin açıklamasında, ele geçirilemeyen 19 firarinin ülkelerine gitmiş olduklarının tahmin edildiğini, uluslararası arama emri verildiğini söyledi.
Her yıl 125 ila 150 tutuklunun firar ettiği Belçika hapishanelerinin durumunu tartışan basın ve siyaset çevreleri, yatak kapasitesi 8300 kadar olan Belçika hapishanelerinde, 4000´den fazlası yabancı olmak üzere 9700´den fazla zanlı ve mahkum bulunmasını da eleştiriyor.
Sendikalar, ´´barut fıçısı´´ olarak nitelendirilen Belçika hapishanelerinde bazı mahkumların ´´yerlerde yattıklarını´´, ´´medeni ihtiyaçlarını tuvaletlerde değil kovalarla giderdiklerini´´ belirterek bu durumun ´´gerginliği ve firar isteğini artırdığını´´ açıkladı.
Adli yetkililer, Belçika yasalarına göre hapishaneden firarın bir suç teşkil etmediğini hatırlatıyor. Firar eden mahkumlar, bu eylem sırasında rehin almak, silah kullanmak, hırsızlık yapmak gibi suçlar işlemedikleri takdirde ayrıca cezalandırılmıyor. Siyasetçiler, Termonde olayının ardından, firarın suç sayılmasını sağlayacak yasalar oluşturmaktan söz ediyor.
Kaynak:http://www.anadolu.be

samedi, août 19, 2006

Flamanlar Valonlar´ı yine kızdırdı !


Flamanlar Valonlar´ı yine kızdırdı !

Flaman Bölgesi Başbakanı Yves Leterme´in Fransız La Liberation gazetesine verdiği bir demeçte,
Federe yapılı Belçika´da Fransızca konuşan Belediyelerinin entelektüel kapasitelerinin Flamanca öğrenmeye yetmediğini, bunun en çarpıcı kanıtının Belçika´yı temsil eden Kralın bile henüz muntazam Flamanca konuşamadığını söylemesi Valonlar´ı kızdırdı.
Bu açıklamanın ardından Fransızca konuşan Belçika´daki siyasilerden tepkiler, sataşmalar gelmesi gecikmedi. Fransizca konuşan Valonlar "Belçika Federe yapısı çöküyor mu?" sorusunu sorarken Flamanlar´ın medyada yayınlanan demeçle ilgili fazla yorum yapmadığı dikkat çekti.

mercredi, août 16, 2006

LİBERALLER SEÇİMLER ÖNCESİ ATEŞLE OYNUYORLAR !.

LİBERALLER SEÇİMLER ÖNCESİ ATEŞLE OYNUYORLAR !.

Başbakan Erdoğan'ın yakın çevresinde iken Belçika Kraliyeti'ne Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyükelçisi olarak atanan Fuat Tanlay 'ın Parlamento Başkanı'na gönderdiği bir uyarı ( ! ) mektubu, Ermeni yanlısı politikalarıyla tanınan Liberal Parti'de tepkiyle karşılandı.

Büyükelçi Tanlay, yolladığı mektupta, Belçika'da okutulan ders kitaplarında Ermeni "soykırımı"ndan söz edilmeye kalkışılmasının, huzur içinde yaşayan Türk toplumunu tahrik edici nitelik taşıdığına dikkat çektiği ve ayrıca, geçtiğimiz yıl 1915 olaylarının da Belçika hukukunda "soykırım" olarak tanınmasını ve inkâr edenlerin adalet önünde yargılanmalarını talep eden yasa tasarısının bir daha gündeme getirilmemesi uyarısında bulunduğu bildirildi. Bazı Belçikalı politikacılar seçimlerden sonra değişiklik önergesinin yeniden Senato gündemine getirileceğini öne sürmüşlerdi.

Liberallerin sözcüleri Defraigne Christine aracılığıyla, bir bardak suda fırtına ve hatta kıyamet ( ! ) kopartmalarına yol açan, Büyükelçi Tanlay'ın mektubunun ' federal parlamentonun bağımsızlığına ve Belçika'nın içişlerine' müdahale edici bir davranış olarak görülmesinden kaynaklanıyor.

Oysa, Liberallerin unuttukları, içişlerine müdahale veya karışma kavramının ( ! ) sadece Türkiye Cumhuriyeti için geçerli olmadığı ve de önümüzdeki seçimlerde Ermeni kökenli Belçikalılardan oy alma pahasına, Türk toplumunun ve iş çevrelerinin sempatisi ile desteğini kaybedecekleri hususudur.

Belçika'nın Aşırı sağ partisi Vlaamse Belang 'ın yayın organı olan 'The Flemish Republic' aralık 2005 sayısında 'Fighting Their Wars in Brussels - Savaşlarını Brüksel'e taşıdılar' başlığı altında Bakan Emir Kır olayını konu alan bir makale yayımlamış, diğer Türk kökenli politikacılar Nezahat Namlı,
Sait Köse, Emin Özkara ve Halis Kökten 'i de Ermenilerin Ixelles Belediyesi'nde bulunan "soykırım" anıtının yıkılması için çaba harcadıklarına dikkat çekmişti.
Bu anıtın dikilmesi öncesi ve sonrasında gerginlikler yaşanmış, protesto gösterileri düzenlenmiş, Liberal Parti'den seçilen Türk politikacılar yönetime tepki göstermişlerdi.

Müslümanlara karşı ırkçı politikası ile tanınan Vlaamse Belang'ın tabiri caizse olay çıkması için aportta beklediği bir sırada, geçmişte güttüğü yabancı karşıtı politikaları ile aşırı sağdan eksik kalmayan Liberallerin, Kraliyet'te yaşayan resmî rakamlara göre 140, resmî olmayan nüfusa göre de 200 bin civarındaki Türk ve Türk asıllı Belçikalı yurttaşı tahrike kalkışmaları, ateşle oynamaktan, olmayan yangına körükle gitmekten başkaca bir şey değildir. Çıkacak yangından kazanacak hiç kimse olmayacaktır ! Belçika'nın genç siyasetçileri Asala terörü yıllarını anımsamazlar ama Belçika dahil AB'nin bir çok ülkesinde günâhsız Türklerin katledildiklerini doyenlerinden öğrenebilirler.

Evet, 1915'te olaylar olmuştur. Soykırımı mı, katliam mı, savaş sırasında çeşitli güçlerin tahrikleri sonucu meydana gelen şiddet olayları mı, tarihçilerin araştırmalarını veya iki tarafın üzerinde uzlaşabileceği dostane ortak bir çözüm bulmaları gereken bir konuda, sırf seçim malzemesi olarak bir takım siyasîler ile, altın ( ! ) fırsatı değerlendiren Ermeni diasporasının çözümsüzlük ve aşırılık yanlılarının; Kraliyet'te yaşayan çocuklarını karşı karşıya getirme tehlikesini göz ardı ederek davranmaları insanlık dışı bir yaklaşım olmasının yanısıra, Avrupa Birliği'nin idarî ve simgesel başkenti Brüksel yöneticilerinin Avrupalılık anlayışına da ters düşmektedir.
Sürekli oy kaybeden liberallerin izleyecekleri politika Kraliyet'te yaşayan "elit"lerini kayırmak değil, Türkiye ile Belçika arasında kordon bağı niteliğindeki Türk toplumu ve işadamlarının ülkeye getirilerini düşünerek ortak menfaat yanlısı hareket etmek olmalıdır.

Türk kökenli seçmenler önümüzdeki seçimlerde Liberal Parti'ye mutlaka gereken dersi vereceklerdir. Zira, Türk seçmenin oyları (ben dahil), Vlaamse Blank'ın tanımladığı gibi savaş yıllarında olmuş olayları hortlatıp Avrupa Birliği'nin göbeğine taşıyarak, ülkeyi Balkanlaştırma
yanlısı olanlara gitmeyecektir.

Nusret Özgül
Kaynak-http://groups.yahoo.com/group/BelcikadayasayanTurkler/

Belma Tek: Benim için Politika halka hizmet demektir..Brüksel


Belma Tek: Benim için Politika halka hizmet demektir..Brüksel

MR´li politikacı Belma Tek 1969 yılında Brüksel´de doğdu. Belma Tek Belçika´da ilk okulu bitirdiğinde ailesi kesin dönüş yapma kararı almıştı. 1982 yılından itibaren istanbul´da yaşamaya başlayan Belma Tek orta ve lise tahsilini İstanbul-Bahçelievler semtinde yaptı.

Belma Tek Lise eğitimini tamamladıktan sonra Belçika-Türk Ticaret odasında çalışmaya başladı. Daha sonra işyerinde ki arkadaşlarının da tavsiyesi üzerine Belçika doğumlu olduğu için Belçika vatandaşlığını alan Belma Tek 2001 yılında eşi ve çocukları ile birlikte tekrar Belçika´ya geldi.

Belma Tek Belçika´ya geldikten sonra Nato civarında bulduğu iş dolayısı ile yerleştiği Evere semtinde ikamet etmeye devam ediyor.

Belma Tek 2006 yerel seçimlerinde MR Evere listesinde 7, sıradan belediye meclis adayı.

Belma Tek politika hayatına nasıl başladığını ise şu şekilde özetliyor:

´´Türkiye´de üstlendiğimiz görev icabı bazı projeler Türkiye ve Belçika arasında ticari ve kültürel çalışmaları içeriyordu. Görev süresince çok önemli şahsiyetlerle tanıştım. MR Walon Bölgesi parti Başkanı Serge Kubila, İçişleri Bakanı Antoine Dusquen ve daha sonra Dışişleri Bakanı Louis Michel´i tanıdım.Belçika´ya geldikten sonra diğer olaylar kendiliğinden gelişti.

Siyasetteki ilk deneyimim 2003 yılında oldu. İlk deneyimimde Senato adayı olarak 10 bin oy almıştım. 2004 yılında ise Brüksel Bölgesi Parlemementosuna aday oldum. Bu yıl Evere´de yerel seçimlere ilk defa katılarak bir başka deneyim kazanacağım.

Benim için politika halka hizmet demektir. Politika aracılığı ile tüm halkımızın sorunlarını daha iyi anlayabiliyoruz. Çünkü halkımız siyasetle uğraşan kişilere daha rahat açılabiliyor. Ayrıca onları ne zaman, nerede bulacağını da iyi biliyor.

Politikada ki hedeflerim arasında öncelikle bir çok anne-babanın sorunu olan kreşlerin çoğalmasını sağlamak bulunmaktadır.. Eğitim ve öğretimin kalitesi mutlaka yükseltilmelidir. Genel anlamda güvenlik vatandaşların en önemli sorunlarından birisidir. Bu konuda kısa ve uzun vadeli çalışmalar yapılmalıdır. Önerilerimizi seçim kampanyalarımızda halka anlatmaya çalışıyoruz. Sosyal lojmanlar çiftlik olmaktan çıkarılmalıdır. Buralara kesinlikle ihtiyacı olanların alınması sağlanmalıdır.´´

Seçimlerin halkımıza hayırlar getirmesi dileğiyle tüm adaylara başarılar dilerim.


Not: Belma Tek siyaset yaptığı sürece edindiği bazı tecrübeleri yazarımız Hüseyin Dönmez´le paylaştı. Yarın Belma Tek´in önemli açıklamalarını mutlaka okuyunuz
K.Gundem

jeudi, août 03, 2006

CONDOLEEZZA RICE ´A AÇIK MEKTUP


CONDOLEEZZA RICE ´A AÇIK MEKTUP
Condoleezza Rice çocuğun varmı senin?

Bombalarla yıkılmış duvar altında kalmış çocuğun varmı senin ? Bir daha anne diyemeyecek ; oyuncak bebekleriyle oynayamayacak ; bahçede şen şakrak sesleri çıkamayacak, gülmeyecek çocukların varmı ?

Sen annemisin Condoleeza Rice ? Anne şefkatin varmı senin ? Çocuğu ellerinden sıyrılıp ölüme giderken neler hisseder insan bilirmisin sen ?

Dünyanın bir yerinde çocuklar, sizlerin izniyle ölürken, çocuklara nasıl bakabiliyorsun, nasıl başlarını okşayabiliyorsun?

İnsanmısın sen Condoleezza Rice ? Yoksa Bush soyundan gelme plastik ve metal karışımı bir şeymisin ? Sen ne yer, ne içersin Condoleezza Rice ? Senin bir daha hiç bir şey yiyemeyecek, hiç bir şey içemeyecek çocukların var mı?

Condoleezza Rice aynaya baktığında yansımanı görebiliyormusun ? Neye benziyor ?

Geceleri uyuyabiliyormusun Condoleezza Rice ? Rüyalarını,sizlerin izniyle öldürülmüş çocukların çığlıkları basmıyormu ?

Bir daha gülümseyerek durma Condoleezza Rice, gülücüklerinin sahteliği midesini bulandırıyor insanlığın.

Ellerini bir daha ortalığa çıkarma Condoleezza Rice, ellerinden kan akıyor, henüz yaşama başlayacak olan küçücük çocukların kanları akıyor ellerinden.

O kara gözlerinle bakma Condoleezza Rice , gözlerin insanlığı karanlığa sürüklüyor. Göz çukurların bomba çukurları gibi korkunç, ölüm ve cellat gibi hain.
İnsanlığa karşı yaptığın bütün kötülükler bir gün dönüp seni vuracak Condoleezza Rice.

Evine geri git Condoleezza Rice, insanlığa karşı düşmanlığını bırak , nefret hırkanı çıkar üzerinden ve evine geri dön Condoleezza Rice.



Sadık Aygül
fb494753@skynet.be
 
www.sitemerkezi.net iYiSite.NeT Türkiye'nin En iYi Siteleri Site Ekle référencement marketing et
Hitinizi artirin Melinet WEB Design