BELÇİKA - BELGIQUE BELÇİKA - BELGIQUE: mai 2006

BELÇİKA - BELGIQUE

Yaşama dair

lundi, mai 29, 2006

BelExpresse:Brüksel merkezli Fransızca-Türkçe haber sitesi.


BelExpresse
Votre site web bilingue Turc-Français de Bruxelles
Vrai pont interculturel

dimanche, mai 28, 2006

Televizyon Ve Çocuk


Televizyon Ve Çocuk

Gerek klinik görüşmelerimiz sırasında karşılaştığımız
anne babalardan, gerek değişik yollar ile bize gelen
sorularda sıkça karşılaştığımız sorulardan biri de
''TV nin çocuğumuza etkisi nedir ? '' şeklinde olan
sorudur. Bu konuda anne babalara söylediğimiz genel
şey her yaş için şüphesiz bu sihirli kutunun çocuğa
etkileri farklı farklı olmaktadır. Bunu iyi veya
istenen etkiler ve kötü veya istenmeyen etkiler
şeklinde ikiye ayırabiliriz. Ama TV nin en büyük
etkisi şüphesiz 0-3 yaşları arasında olmaktadır. Çünki
bu yaşlar hayat boyu kullanılacak bazı psikososyal ve
psikomotor özelliklerin kazanıldığı çok önemli bir
devredir. Bu devrede oluşabilecek herhangi bir sorun
bütün hayatı etkilemektedir. Bu nedenle yaşlara göre
TV nin etkileri konusunda anne babaları bilgilendirmek
gerektiğini düşünerek bu türlü bir yazı yazma ihtiyacı
hissettik.

0-3 yaş gurubuna etkiler

0-3 yaş için TV bazı durumlarda ciddi sıkıntıların
kaynağı olabilmektedir. Ailelerin sosyoekonomik
zorlukları , çalışan annelerin durumu ,
çocuğun-ilgilenilmesi gereken - ek kardeş durumu ,
anne babaların kendilerine ait sorunları ,yapılması
gereken ev işleri , anne babaların sosyoekonomik
zorluklardan dolayı ek işlerde çalışmaları , anne
babalardan birinin veya ev içerisindeki bireylerden
birinin kronik hastalığı , ailelerin kendi psikososyal
ihtiyaçları için zaman ayıramaması , anne babaların
kendilerinin psikiyatrik sorunları , istenmyen
hamilelik sonucu bebeğin doğmuş olması , çocuğun
bedensel bir hastalığının olması ve buna benzer
sayacağımız onlarca etken nedeni ile anne ve babalar
çocuklarına yeterince zaman ayırmamakta veya
ayıramamaktadırlar. Bu nedenlerden dolayı anne babalar
isteyerek veya istemeyerek çocuğu ile fazla
ilgilinememekte çocuğu ile ilgilenme fiziksel bakım (
karnını doyurma , altını temizleme vb. ) ötesine çok
fazla geçememektedir.

Bu dönemde çocukların duygusal doyum sağlaması ve onun
ile her bakımdan ilgilenilmesi onun sağlam ve güçlü
bir psikolojik yapısının oluşmasına zemin hazırlar. Bu
dönem için bebeği okşamak , kucaklamak , onun ile
konuşmak , sevildiğini hissettirmek , onun ile
oynamak, onun ile birlikte vakit geçirmek , onu
gezdirmek, psikomotor ve psikososyal yönünün
gelişimine çok büyük katkılarda bulunur. Bebek ile
birlikte vakit geçirmek , onun insanlar arası
ilişkilere yabancılaşmasını engeller ve ilgilenen
bakıcısı vasıtası ile önce karşısındaki bireyi , aile
ortamını ve yavaş yavaş sosyal çevresini tanımasına
yol açar . Bu bağlanma yolu ile önce anneye karşı bir
ilişki gelişir . Bu durum anne karnında başlar ve
bebeklik döneminde devam eder. Çocuk bu bakım veren
aracılığı ile iletişim geliştirmeye , kendini ifade
etmeye , ihtayaçlarını anlatmaya çalışmaya , kısacası
sosyal ortamın gereklerini yaparak yanında ve
çevresinde bulunan insanlar ile iletişim ve etkileşim
içerisine girmeye başlar.

Çocuk sosyal ortamda iletişimin temel esası konuşma
olduğu için konuşmayı öğrenmek zorundadır. İnsanlar
tarafından sevilmek için onları anlamak onların
duygusal uyarılarına cevap vermek zorundadır. Çocuk
sosyalleşmek ve iletişimini kurmak için
etrafındakilerden özelliklede bakım veren kişiden
teşvik almak zorundadır. Bu çocuğun ihtiyaçlarını
karşılamak ( yiyecek , giyecek , temizlik , koruma vb)
, onun dertleri ile ilgilenmek , onun ile birlikte
vakit geçirmek , onu öpmek , okşamak, konuşmak ,
oynamak vb gibi yapılan girişimler ile çocuk
sevildiğini hissettirerek , onun için , psikososyal
gelişim için bir teşvik oluşturmalıdır. Konuşma ,
etraf ile ilgilenme , sosyal ortamların gereklerini
yerine getirme , insanlar ve yaşıtları ile ilgilenme ,
ihtiyaçlarını insanlara anlatma , insanlara duygusal
yakınlık kurma ,cansız varlıklardan çok canlı
varlıklar ile ilgilenme gibi bir çok psikososyal
faktör çocuklarda bu iletişim ve etkileşim ortamında
kendileğinden meydana gelmeye başlar .

Bütün bunlardan bahsetmemizin nedeni , bizim meselemiz
ile yakından ilgili olmasından dolayıdır. Çocuk cansız
bir varlığın karşısında , duygusal ve sosyal uyarıdan
mahrum , sevgiden ve bağlandığı kişiden uzak ,çocuğun
konuşmasına , bakışına , gülümsemesine karşılık
vermeyen , gönderdiği iletişim ve etkileşim
mesajlarına cevap vermeyen, sert , soğuk bir cismin
karşısında kaldığında ( ne kadar ses ve görüntü olursa
olsun çocuk onları yorumlayacak ve kabul edecek
durumda ve psikososyal seviyede değildir ) biraz önce
saydığımız sosyalleşme ve bireyselleşme ve
kendiliğinden gelişecek olan psikososyal yönlerin
hepsi eksik veya yetersiz kalacaktır. Neden küçük
çocuklar için bu biraz daha sıkıntılı bir durum ?
çünkü çocuğun busosyal ve duygusal eksikliği telafi
edeceği arkadaş ve sosyal ortamı , konuşmak veya vakit
geçirmek için gideceği ikinci bir ortam ve bunu telafi
edebilecek psikomotor ,psikososyal yeterlilik henüz
gelişmemiştir ayrıca alternatif bir gelişim ortamı
yoktur .

TV karşısında 0-3 yaş arasında aşırı miktarda kalan
(günlük 1-2 saatin üzerinde ) çocuk , ailede ve
özellikle de bakım veren kişide eşlik eden yukarıda
saydığımız diğer etkenler de varsa , sosyal gelişim
(duygusal etkileşim ve karşılık verme, sosyal
ortamlara uyum , insanlar ile ilgilenme , onlara
yakınlık gösterme , yaşıtlarına ilgi vb) , ve iletişim
( konuşma , anlamlı jest ve mimikler , heceleme ,
agulama , ses çıkarma , cümle kurma vb.) için gerekli
olan fonksiyonların gelişiminde gecikmeler veya
yetersizlikler görülür. Bu duruma yani iletişim ve
etkileşim bozukluğuna yol açabilecek diğer nedenlerin
olup olmadığı incelenmelidir. Bütün bu nedenlerden
dolayı bebekler için sevgi ,duygusal ilgi ve birlikte
geçirilecek vakit yerine çocuğun TV karşısında kalması
son derece sakıncalıdır.

Bu dönemde uzun süre çok aşırı miktarda TV karşısında
kalan çocuklarda başka hazırlayıcı nedenler yok ise ,
başka nedenler de eklenerek bazı psikiyatrik tablolar
gelişebilir. Bu tür çocuklarda etrafa karşı ilgisizlik
, seslenince bakmama , göz kontağı kurmama , insanlara
ve yaşıtlarına ilgisizlik , onlarla duygusal ve sosyal
iletişime geçmeme , kendi halinde olmaya çalışma ,
kendi etrafında dönme , sallanma , aşırı derecede
cansız nesneler ile ilgilenme , konuşmama , cümle
kurmama , iletişim ve etkileşimde problemler ,
duygusal olarak karşılık verememe vb. bir çok belirti
görülebilir. Bu nedenle ane babaların özellikle bu yaş
için TV izleme konusunda sınırlamalar ile birlikte
durumu yönlendirmeleri , normal psikomotor ve
psikososyal gelişim için uygun olur.

Aynı zamanda bu yaş içindeki bir bebek veya küçük
çocuk ile hem anne hem babanın , mümkün olduğunca
fazla vakit geçirme ,onunla oyun oynama , konuşma ,
sevdiğini belli etme , duygusal yakınlık gösterme ,
onun ile gezme , onun fiziksel bakımını ihmal etmeme ,
onun normal gelişim basamakları konusunda dikkatli
olma , onun diğer çocuklar ile etkileşim ve
iletişimine zemin hazırlama , sadece onun için belli
zamanlar ayırma , ona masal anlatma vb. bir çok
faaliyeti günlük hayat içerisinde yapmaları uygun
olur.

4 -7 yaş çocuklar ve TV

Bu yaş grubunda çocuğun gelişimi ile ilgili önemli
adımlar atılır. 0-3 yaş grubunda olduğu gibi çocuğun
gelişimi bu dönemde de çok hızlı bir şekilde devam
eder. Bu dönemde anne baba , arkadaş ve sosyal çevre
ile etkileşim ve iletişim belirgin olarak artmış ve
artık erişkinlerle birlikte belirgin olarak uyum
sağlanmıştır. Bu dönemde gerek dil gelişimi , gerek
motor gelişim de önemli aşamalar kaydedilir. Bu
dönemde çocukta ki etkilenmeler hayat boyu çocuk için
çok önemli olmaktadır.

TV nin bu dönemde çok aşırı izlenmesi çocuğun dil ve
sosyal gelişiminde bazı sıkıntıların ve eksikliklerin
oluşmasına neden olabilir. Bu dönemde çocuklar TV de
gördükleri görüntüleri tamamen somut olarak
yorumlarlar yani çocuklarda tam olarak soyut düşünce
gelişmediği için gerek çizgi filmler gerek filmler de
görülen görüntüler olduğu gibi algılanır. Çocuk bütün
bunları olduğu gibi uygulamaya çalışabilir. Yani çizgi
filmde gördüğü bir hareket veya sahneyi olduğu gibi
yapmaya çalışabilir. Çocuk için bu dönemde şiddet
içeren ve aşırı abartılı konulardan oluşan çizgi
filmler oldukça sakıncalı olabilir. Bilinçaltı şiddet
duygularının yerleşmesine neden olabilir . Aynı
zamanda çocuğun bu dönemde izleyeceği gerilim, korku
veya aşırı şiddet içeren görüntülerden çocuklar
oldukça aşırı etkilenebilir , bu durum onları akla
gelen görüntüler ve düşünceler ile günlerce rahatsız
edebilir. Ek olarak çocukta uyku bozukluğu , yalnız
kalmak istmememe , korku ve endişe duyguları
yerleşebilir ( klinik ortamda bunun örneklerini
görmekteyiz ) . O nedenle anne babaların bu dönede
izlenen programlara özellikle dikkat etmesi gerekir.

Çocuğun sosyalleşmesi , yakınları ile diyalog kurması
, sosyal adaptasyonu , dil gelişimi ve buna benzer
konular TV izleme ( aşırı miktarlarda ) ile eksik
kalabilir. Bu yaşlardaki çocukların eğitici programlar
harici özellikle şiddet içeren ve çocuklar için
travmatik olacak görüntülerden uzak kalmaları uygun
olur. Bu hazırlıksız karşılaşılan görüntüler onlarda
bilinçaltı kaygı , gerilim , korku , şiddete eğilim
gibi sıkıntılara yol açabilir. Amerika ve Avrupada
uzmanlar küçük yaşlarda gösterilen şiddet
davranışlarının önüne geçmek için çok büyük gayretler
sarfetmekte ,özellikle son zamanlarda okullarda
gösterilen şiddet olaylarından sonra meselenin
öneminin daha da arttığı anlaşılmaktadır . Mühim olan
ve yapılması daha basit olan şey çocukların ruh
sağlığı bozulmadan koruyucu önlemlerin alınması
gerekliliğidir.

Unutulmamalıdır ki çocukluk çağında görülen her
görüntünün , duyulan her sesin , karşılaşılan her iyi
ve kötü muamelenin muhakkak ileriki yıllarda bir
yansıması olacaktır. Bu nedenle TV gibi iletişim
araçları eğitim amaçlı olarak kullanılmalı , eğlence
amaçlı ise belli sınırlarda kullanılmalıdır. Özellikle
anne babalar, aile olarak birlikte izledikleri
programlar konusunda oldukça seçici davranmalıdırlar .
Bütün bunlara ek olarak , aşırı ve uygunsuz TV izleme
durumunda , daha çok geç saatlerde izlenmesine müsade
edilen programlar ile çocukların uyku ritmi bozulmakta
, vakit ve motivasyon eksikliğinden dolayı çocukların
oyunlar ve değişik aktiviteler ile kazanacakları motor
beceriler yetersiz kalmakta , çocukların arkadaş
ortamlarında kazanacakları sosyal adaptasyon yeteneği
istenen seviyede olmamakta , ince motor becerilerin
gelişimine ve anne babanın eğitimi için gerekli vakit
azalmakta , bu yaş için gerekli olan fiziksel
hareketlilik ile enerji atımı eksik kalmakta , TV nin
çocuklar için bir miktar katkısı olsa bile genel
olarak dil , sosyal ve motor gelişimde sıkıntılar
gözlenmektedir. Bu durum eğer anne babanın çocuğu için
yeterli vakit bulmasında sorun varsa , çocukta ek
olarak psikiyatrik sıkıntılar varsa , çocuğun
gelişimini destekleyecek diğer faktörler eksik ise
daha da büyük sıkıntı olmaktadır.

7-12 yaş arası çocukların durumu
Bu dönemdeki çocuklar genelde ağır eğitim şartları
içinde olan grubu oluşturmaktadır. Aynı zamanda TV nin
eğitim amaçlı kullanımından daha fazla yararlanacak
bir yaş grubunu oluşturmaktadır. Yukarıda
saydıklarımıza ek olarak bu yaş grubunda soyut düşünce
yerleşmeye başlamış olmasının etkileri görülür.
Çocuklar TV deki görüntülerden etrişkin düzeyinde
etkilenmeye başlarlar. Yukarıda değindiğimiz gibi bu
yaş grubunda da şiddet içeren , korku ve gerilime
neden olan sahnelerin çocuğun gelişiminde problem
oluşturacağını söylemek gerekir. Yukarıda
bahsettiğimiz iletişim ve sosyal adaptasyon üzerine
etkileri 0-3 yaş ve 4-7 yaş grubundaki kadar negatif
şekilde olmaz . Çocukların bu yaşlardan itibaren TV
üzerinden kazanımları eğer iyi yönlendirilir ve seçici
davranılırsa devam eder. Bu yaştaki çocukların ders ve
okul saatleri de göz önüne alınarak TV izleme saatleri
uygun bir şekilde sağlanmalıdır. TV izlemenin
aşırılığı durumunda çocuğun sosyal aktivitelerinde ,
arkadaş ilişkilerinde , ders başarısında , sportif
faaliyetlerinde , yaşa uygun becerilerin
geliştirilmesinde sorunlar yaşanabilir.

Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları


Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit KurallarıSevgili Annelere ve anne adaylarına sevgilerimle...
Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları
*- Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeyebaşlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçiminisağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.
*- Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece okendisinin akilli olduğuna inanacaktır.
*- Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin!21 yasına gelince kendi kararlarını, kendisi versindiye bekleyin!
*- Yerde bıraktığı herseyi kaldırın; kitaplarını,ayakkabılarını, kıyafetlerini, onun için herseyi sizyapın ki; o bütün sorumluluklarını başkalarınayüklemeye alışsın!
*- Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki; busayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.*- Ona istediği kadar harçlık verin ki; hiçbir zamankendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.
*- Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütünarzularını yerine getirin ki; istediklerine ulaşmakiçin çalışmak gerektiğini öğrenmesin.
*- Komsulara, öğretmenlere, polislere karsı daima onuntarafını tutun ki, onların hepsine karsı peşinhükümleri oluşsun.
*- Bütün bunları ve benzerlerini yaparakyetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç islerse,kendisinden özür dileyin!

Ama onu felaket dolu birhayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyiihmal etmeyin!!Bu belge ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafındanhazırlanmış ve kentteki tüm evlere ve okullaradağıtılmıştır.
 
www.sitemerkezi.net iYiSite.NeT Türkiye'nin En iYi Siteleri Site Ekle référencement marketing et
Hitinizi artirin Melinet WEB Design